bilgi@burhaneray.com +90 212 644 02 01

 İŞÇİ SAYISINA BAĞLI İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE BU YÜKÜMLÜLÜKLERDE ALT İŞVEREN VE İŞLETMEYE BAĞLI İŞYERİ İŞÇİLERİ DİKKATE ALINIR MI?

 

I- GİRİŞ

4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan bazı işveren yükümlülükleri, işyerinde çalıştırılan toplam işçi sayısına göre doğmakta, İşyeri kavramı ve kapsamının farklı şekilde algılanması nedeniyle, İşyeri toplam işçi sayısının tespitinde ve iş kanunu işveren yükümlülüklerinin belirlenmesi noktasında, Asıl işyerinin bölümlerini oluşturan, alt işverenlik işyerlerinde çalışan işçi sayısı ile işletmeyi oluşturan birimlerde çalıştırılan işçi sayılarının, dikkate alınıp alınmayacağı konusundaki tereddütleri gidermek bakımından makalemde açıklamalara yer verildikten sonra, İş Kanunu’ndan doğan ve işçi sayısına bağlı yükümlülükler sıralanacaktır.

II- İŞYERİ, ALT İŞVERENLİK VE İŞLETME İŞYERLERİ

A- İŞYERİ

Yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nun işyerinin tanım ve kapsamına ilişkin 2. maddesinde:  ‘İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.

İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.

işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.’ denilmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 11. maddesinde de: Benzer tanımlayama yer verilmiştir.

B- ALT İŞVERENLİK İŞYERLERİ

İşverenler, yönetim kolaylığı, Toplu iş sözleşmesi ve sendikal yükümlülüklerden kurtulmak, daha düşük ücretle işçi çalıştırmak, gibi nedenlerle, asıl işin bir bölümünü, ya da esas işe yardımcı bir takım hizmetleri, istihdam ettiği alt işverene vermekte ve bu işler alt işveren isçileri tarafından yerine getirilmektedir.

Alt işverenlere verilen esas işin bir bölümü, bütünün parçası (Mütemmim cüzi) olması nedeniyle, 5510 sayılı Kanun’un 11. maddesindeki: ‘Alt işveren, asıl işverenin işyerinde çalıştırdığı sigortalıları, işverenle aralarında yaptıkları sözleşmenin ibrazı kaydıyla, kurumdan alacağı özel bir numara ile asıl işverenin kayıtlı olduğu dosyadan bildirir.’hükmü ileSosyal Sigortalar İşlemler Yönetmeliği’nin(1) 31. maddesinde yer alan,‘Alt işveren, mevzuattan doğan yükümlülüklerini asıl işverene ait işyeri sicil numarasına ilave olarak verilecek üç haneli alt işveren numarası ile asıl işverenin işyeri dosyası üzerinden yerine getirir. Alt işveren adına işyeri dosyası açılmaz.’Buyurucu hükmü gereğince, alt işverenin işçi çalıştırdığı işyerinin bağımsız bir işyeri niteliğinde olmaması nedeniyle, Alt işverenlik işyeri için ayrı bir dosya açılmamakta, Asıl işverene ait dosya numarasına bağlı bir alt numara verilerek tescil ve takip işlemleri yapılmaktadır.

C- İŞLETMEYİ OLUŞTURAN İŞYERLERİ

İşyeri tanımı İş Kanunlarında ve Sosyal Güvenlik Kanunlarında yer alırken; işletme tanımına yer verilmemiş, sadece, 2822 sayılı Toplu iş sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 3. maddesinin 2. fıkrasında: ‘Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerine sahip bir işletmede ancak bir toplu iş sözleşmesi yapılabilir. Bu Kanun anlamında bu sözleşmeye işletme toplu iş sözleşmesi denir. Ancak, kamu kurum ve kuruluşlarına ait müessese ve işyerleri ayrı tüzelkişiliğe sahip olsalar dahi, bu kurum ve kuruluşlar için tek bir işletme toplu iş sözleşmesi yapılır.’şeklinde işletme kavramına dolaylı ve 2822 sayılı Kanun’un amacına uygun olarakyer verilmiştir.

Mal ve hizmet üretilen ve işçi çalıştırılan her işyerine işletme denmekle birlikte; İşletme kavramını genel olarak, ‘İşletme, aynı coğrafi alanda ve aynı işverene bağlı, aralarında amaç ve yönetim birliği olan, biri diğerinin tamamlayıcısı niteliğinde olan işyerlerinin oluşturduğu üretim topluluğudur.’ şeklinde tanımlamak iş hukukuna uygun düşecektir.

İşverenler, yönetim kolaylığı, daha az iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primi ödenmesi bakımından, bazen, işletmeyi oluşturan işyerlerini SGK. İl Müdürlüklerinde tek bir işyeri olarak tescil ettirmek yerine, işletmeyi oluşturan her işyerini 5510 sayılı Kanun’un 11. maddesine göre ayrı, ayrı tescil ettirerek, SSİY 27. maddesinin 6. bendindeki Esas işin ayrıntısı veya tamamlayıcısı niteliğinde olan ve sigortalıları birbirine karışmayan işlerin ayrı ve bağımsız olarak yürütüldüğü yerler de bağımsız işyeri sayılır.’düzenlemesinden ve Bakanlar Kurulu’nca çıkarılan(2) İş Kazası ve Prim Tarifeleri Cetvelinin 6. maddesindeki, ‘Bir işyerinde yürütülen ve esas işin fer’i ve mütemmimi mahiyetinde olan bütün işlerin sigorta primleri, esas işin tabi tutulduğu prim haddine göre hesaplanır. Ancak, esas işin fer’i ve mütemmimi sayılan işler, sigortalıları birbirine karışmayacak şekilde, ayrı ve bağımsız olarak yürütüldüğü ve Kurumda ayrı bir işyeri olarak tescil edilmiş olduğu takdirde her biri kendi tehlike sınıfının prim haddine tabi olur’hükmünden yararlanarak, her işyerinin iş kazası ve meslek hastalığı riskine göre değişik oranda sigorta primi ödenmesi mümkün olmaktadır.

Örnek-1: Bir liman sahasında kurulu Liman işletmesinin işverenliği, Beyaz yakalıların çalıştığı Genel Müdürlük Ofisini, Makine Bakım Onarım Müdürlüğünü, Kontrollük, Puantörlük ve Güvenlik Müdürlüğünü, Yük Gemileri Tahmil ve Tahliye İşleri Müdürlüğünü, Küçük Deniz Araçları Kılavuzluk ve Römorkör Müdürlüğünü, SGK. İl Müdürlüğü’nde ayrı, ayrı bağımsız işyeri olarak tescilini yaptırarak, Genel Müdürlük Ofisinde çalışan işçilerle ilgili %1’lik iş kazası ve meslek hastalığı primi, Yük gemileri Tahmil ve Tahliye İşleri Müdürlüğü’nde çalışan işçilerle ilgili %4’lik iş kazası ve meslek hastalığı primi ödeyebilmektedir.

Örnek-2: Gıda dağıtımı yapan bir işletme, Piyasaya Araçlarla Gıda dağıtım ve Pazarlama hizmetleri için ayrı, Yönetim Merkez Ofisi için ayrı tescil işlemlerini SGK’da yaptırarak, Gıda dağıtımında çalışan işçilerle ilgili %2,5, Yönetim Merkez Ofisi işyerinde çalışan işçilerle ilgili %1’lik iş kazası ve meslek hastalığı primi ödenmesi mümkün olmaktadır.

III- İŞÇİ SAYISINA BAĞLI YÜKÜMLÜLÜKLERDE DİKKATE ALINACAK İŞÇİLER

4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinde, ‘İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.

İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar.’ düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenlemede, İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması yönünde her hangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın işverenler sorumlu tutulmuş, bu sorumluluk; 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 6. fıkrasındaki,‘Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, toplu iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.’ düzenlenmesi ile daha da açık hale getirilmiştir.

Aynı mahalde kurulu işletmeyi oluşturan işyerleri ile alt işveren işyerlerinin, asıl işyeri ile iktisadi anlamda bir bütünlük oluşturması nedeniyle 4857 sayılı Kanun’un 78. maddesine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’nden alınan (işverenden alınan taahhütname ile düzenlenerek verilen, bilahare 3 aylık sürede Bakanlık iş müfettişleri tarafından yapılan incelemede uygun görülmesi halinde kesinleşen) işletme belgesi tüm işyerlerini (alt işveren ve işletmeye bağlı işyerleri) kapsayacak şekilde alınmakta, alt işveren işyerleri için ayrı bir işletme belgesi alınmamaktadır. Diğer kurum ve makamlardan açma ruhsatı da aynı şekilde esas işyeri için alınmakta, alt birimler için ayrı çalışma izni alınmamaktadır.

Tüm bu tanım ve uygulamalar ile İş Kanunu’nun işçileri koruyucu genel amacı ve insan hayatının kutsallığı dikkate alındığında;İşçi sayısına bağlı yükümlülüklerin belirlenmesinde, işçilerin yararına olan, çalışma ortamlarını iyileştirici, koruyucu nitelik taşıyan yükümlülüklerde; aynı fiziki mekanda kurulu İşletmeyi oluşturan işyerlerinde çalıştırılan işçiler ile alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerinde dikkate alınması gerekmektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin Kararı’nda(3), ‘Bir işyerinin Bölge Çalışma Müdürlüğü’nde ayrı işyeri olarak kaydettirilmesi ayrı bir işyeri olarak nitelendirmeye yeterli değildir. Bu kayıt işyerinin bağımsızlığını göstermez. Ancak, ilgili özel kanunun uygulama, denetleme ve takibi için yararlı olabilir,’(4) hükmüne yer vererek. Bir işyerinin ayrı bir tescil kaydının olmasının işyerine iktisadi yönden bağımsız bir işyeri niteliği kazandırmayacağını belirtmiştir. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 60. maddesinde, ‘Bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işlerde, asıl işin dahil olduğu işkolunda sayılır.’ denmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere, alt işveren işyerleri ile işletmeyi oluşturan işyerlerinde dışa dönük mal ve hizmet üretimi yapılmamakta, esas işe yardımcı veya tamamlayıcı işlerin yapılması nedeniyle, Bu işyerleri iktisaden bağımsız işyeri niteliği taşımamakta, bu işyerleri bütünün parçalarını oluşturmaktadır. Bu nedenle, bütünün içerisinde değerlendirilerek, İş Kanunu’ndan doğan İş Sağlığı ve güvenliği yükümlülerinin belirlenmesinde, alt işveren ve işletmeye bağlı işyerlerindeki tüm işçi sayılarının toplam işçi sayısına dahil edilerek işveren yükümlüğü belirlenmelidir.

IV- İŞÇİ SAYISINA BAĞLI İŞ KANUNU’NDAN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLER

A- 50 VE ÜZERİNDE İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞVERENLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ:

1- Özürlü ve Eski Hükümlü İşçi İstihdam Yükümlülüğü

4857 sayılı İş Kanunu’nun (15.05.2008 tarih ve 5763 sayılı Kanunla değişik) 30. maddesi gereğince, 50 ve üzeri işçi çalıştırılan işyerlerinde, işyeri özel sektör işyeri ise: %3 oranında engelli (özürlü) işçinin, Kamu sektörü işyerinde ise, % 2 eski hükümlü işçi ile % 4 özürlü işçi çalıştırılması gerekmektedir. İşçi sayısının tespitinde aynı işverenliğin aynı il sınırları içerisindeki işyerlerinde çalıştırılan işçi sayısı esas alınmaktadır.

2- İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Çalıştırma Yükümlülüğü

4857 sayılı Kanun’un 81. maddesinde, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırılan işyerlerinde, işverenlerin,

1- Bir veya daha fazla işyeri hekimi ile gereğinde diğer sağlık personeli görevlendirmekle,

2- Sanayiden sayılan işlerde iş güvenliği uzmanı olan bir veya birden fazla mühendis veya teknik elamanı görevlendirmekle, yükümlü olduğu belirtilmiştir.

3- İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Oluşturma Yükümlülüğü

4857 sayılı Kanun’un 80. maddesine göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştıran ve 6 aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde, işverenlerin İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurmakla yükümlüdür.

4- İşletme Belgesi Alma Yükümlüğü

4857 sayılı Kanun’un 78. maddesine dayanılarak çıkarılmış olan İşletme Belgesi Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesine göre, Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik(5) ekinde yer alan sanayiden sayılan işlerin yapıldığı, elli veya daha fazla işçi istihdam edilen işyerleri için ilgili bölge müdürlüğünden işletme belgesi alma yükümlüğü bulunmaktadır.

B- 30 VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞAN İŞYERİ İŞVEREN YÜKÜMLÜĞÜ

1- İş Güvencesi Hükümlerinden Yararlanma

İşyerinde çalıştırılan işçi sayısı 30 ve üzerinde ve bu işyerlerinde çalışan işçilerin kıdemleri 6 aydan fazla ise, 4857 sayılı Kanun’un 18-21. maddelerinde yer alan iş güvencesi hükümlerinden yararlanmaları mümkündür. İş güvencesinden yararlanmak için gerekli olan 30 işçinin hesabında aynı işverenin sahibi olduğu aynı işkolundaki tüm işyerlerindeki işçi sayılarının dikkate alınması, işçilerinin 6 aylık kıdeminin hesabında da aynı işverenin tüm işyerlerinde geçen sürelerinin dikkate alınması gerekmektedir.

İş güvencesi hükümlerinden yararlanan işçilerin, iş sözleşmesini işveren geçerli bir neden olmaksızın fesih edememektedir. Geçerli nedenlere dayanmaksızın işçilerin iş sözleşmelerinin işveren tarafından fesih edilmesi halinde, işçilerin bir ay içinde iş mahkemesinde işe iade davası açma hakları bulunmaktadır. Açılan dava sonucunda, işçinin iş sözleşmesinin geçerli bir nedene dayanmaksızın fesih edildiğine karar verildiği taktirde, İş mahkemesi, 4 aya kadar boşta geçen sürelerin ücretinin ödenmesine ve ayrıca işçinin 10 gün içerisinde işbaşı yapma talebine rağmen, tekrar işyerine alınmaması halinde 4-8 aylık işe almama tazminatının ödenmesini karara bağlamaktadır.

C- 10 VE ÜZERİNDE İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞVEREN YÜKÜMLÜĞÜ

4857 sayılı Kanun’un 5764 sayılı Kanunla değişik 32. maddesiyle, 01.01.2009 tarihinden itibaren ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü istihkakın banka kanalıyla ödenme yükümlüğü getirilmiştir. Anılan maddeye dayanılarak çıkarılmış olan Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her türlü İstihkakın Bankalar Aracılıyla Ödenmesine Dair Yönetmelik‘in 10. maddesine göre, 10 ve üzerinde işçi çalıştırılan işyerlerinde çalışan işçilerin ücret ve ücret niteliğindeki her türlü istihkaklarının banka kanalıyla ödenmesi yükümlüğü getirilmiştir.

D- 20 VE ÜZERİNDE İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞVEREN YÜKÜMLÜĞÜ

1- Toplu İşçi Çıkışını Bir Ay Önceden Bildirme Yükümlüğü

4857 sayılı Kanun’un 29. maddesine göre, işyerinde çalıştırılan işçi sayısı 20 ile 100 işçi arasında ise, 10 işçinin, İşçi sayısı 101-300 arasında ise, en az %10 oranında işçinin, İşçi sayısı 301den fazla ise en az 30 işçinin iş sözleşmesi 4857 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre bir aylık sürede, topluca veya farklı tarihlerde işverence fesih edilmesi halinde, fesih tarihinden 30 gün öncesinden yazı ile İş Kur Müdürlüğü’ne ve İlgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne bildirilme yükümlüğü bulunmaktadır.

E- 100 VE ÜZERİNDE İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞVEREN YÜKÜMLÜĞÜ

1- İzin Kurulu Oluşturma Yükümlüğü

4857 sayılı Kanun’un 53.maddesine dayanılarak çıkarılmış olan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nin(3), 15. maddesine göre;İşçi sayısı yüzden fazla olan işyerlerinde işveren veya işveren vekilini temsilen bir, işçileri temsilen iki kişi olmak üzere toplam üç kişiden oluşan izin kurulu kurulunun oluşturulması ve İzin kurulunun her yıl izin çizelgesi düzenleyerek, onaya müteakiben işçilerin yıllık ücretli izinlerinin kullandırılması gerekmektedir.

F- 150 VE ÜZERİNDE İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞVEREN YÜKÜMLÜĞÜ

1- Kantin Açılması

4857 sayılı Kanun’un 115. maddesinde; ‘İşyerlerinde 150 ve daha fazla işçi çalıştırılması halinde, işçilerin ve ailelerinin gerekli ihtiyaçlarının karışlanması amacıyla işçiler tarafından kurulacak tüketim kooperatiflerine işverenlerce yer tahsisi yapılabilir.’ düzenlemesi yer almışsa da, bu düzenleme cezai bir müeyyideye bağlanmadığından yükümlülük taşımamaktadır.

2- Emzirme Odası ve Yurt Açma Yükümlülüğü

4857 sayılı Kanun’un 88. maddesine göre çıkarılmış olan Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliği’nin 2. maddesine göre, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur.

Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur. Yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içinde anaokulu da açmak zorundadırlar. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.

V- SONUÇ

4857 Sayılı İş Kanunu’ndan doğan İşçi sayısına bağlı iş işveren yükümlülüklerinin belirlenmesinde, asıl işyerinin veya işletmenin bir bölümünü teşkil eden, dışarıya nihaimal ve hizmet üretimi yapılmayan, tek bir işletme belgesi ve açma ruhsatı ile faaliyetini sürdüren, bu nedenle iktisaden bağımsız bir işyeri niteliği taşımayan alt işveren ile işletme işyerlerindeki tüm işçi sayılarının dikkate alınması durumunda, işyeri tanımına uygun bir uygulama yapılmış olacağından, insan sağlığının kutsallığı önemsenerek işyerinin bir bütün olarak iş güvenliği ve sağlığı yönünden daha kapsamlı ve koordineli denetimi ve risk değerlendirmesi yapılarak, uygun ve gerekli sağlık, güvenlik tedbirlerinin tam ve zamanında alınması mümkün olacaktır. Aksi halde, asıl işverenin yönetim yetkisinde olmayan asıl işyerini parçalara bölerek iş güvenliği yükümlülüklerinden haksız bir şekilde kaçınmasına imkan sağlanmış olunacaktır.

 

 

Yazar:Mehmet KARADURMUŞ*

E-Yaklaşım / Aralık 2010 / Sayı: 216

 

*          Baş İş Müfettişi

(1)         Sosyal Sigortalar İşlemler Yönetmeliği 12.05.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğü girmiştir.

(2)         Kısa Vadeli Sigorta Kolları Prim Tarifesi cetveli Bakanlar Kurulu’nun, 22.09.2008 tarih ve 2008/14173 sayılı Kararı ile çıkarılarak 29.09.2009 tarih ve 27012 sayılı 2. mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

(3)         Yıllık ücreti izin yönetmeliği 4857 sayılı Kanun’un 53. maddesine müsteniden 03.03.2004 tarih ve 25391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

(4)         Yrg. 9. HD.’nin, 07.06.1985 tarih ve E. 1985/6069, K. 1985/6260 sayılı Kararı.

(5)         03.09.2008 tarih ve 26986 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.