I- GİRİŞ
04.10.2000 tarihini Bağ-Kur’da sigortalılık anlamında bir milat olarak kabul etmek gerekir. Çünkü bu tarihten sonra artık Bağ-Kur’da sigortalılığa esas olan kayıtlardan tutun da, emekli aylığı hesaplama, sigortalılık başlangıcı ve diğer birçok konuda reform niteliğinde yenilikler yapılmıştır.
04.10.2000 tarihinden sonra Bağ-Kur sigortalılığında esas alınan kayıt türü sadece vergi mükellefiyet kayıtları olmuştur. Yani bu tarihten sonra artık Bağ-Kur sigortalısı olacak kişilerde vergi mükellefiyet kayıtlarının var olması şart koşulmuş, vergi mükellefiyeti olmayan kişilerin Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılmaları mümkün olmamış ve bu tarihe kadar kendini Bağ-Kur’a bildirmeyenlerin her türlü hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinde başlatılmıştır.
Bağ-Kur’un 04.10.2000 tarihinden sonraki uygulaması üstte anlattığımız şekliyle olmasına rağmen binlerce kişi 04.10.2000 tarihinden önceki vergi mükellefiyet sürelerini hizmet olarak kazanmak için Bağ-Kur’u dava etmişler ve haklarını mahkemelerde aramaya başlamışlardır. Çünkü anılan tarihten önceki süreler yargı yoluyla eğer hizmet olarak kazanılırsa, hem sigortalılık başlangıçları geriye çekilecek, hem daha erken yaşta emekli olunacak, hem de daha fazla hizmet süresi üzerinden yüksek emekli aylığı alınabilecektir.
Bu yazı çalışmamızda, 04.10.2000 tarihinden önceki vergi mükellefiyet sürelerinin Bağ-Kur sigortalılık süresi olarak kazanılıp kazanılmamasıyla ilgili Bağ-Kur’un uygulamalarını ve bahse konu sürelerin Bağ-Kur’u dava ederek hizmet olarak kazanılıp kazanılamayacağını açıklamaya çalışacağız.
II- 04.10.2000’DEN ÖNCEKİ VERGİ SÜRELERİNE HİZMET VERİLİP VERİLMEMESİNE İLİŞKİN BAĞ-KUR’UN UYGULAMASI
3165 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Kanun’un 24. maddesine göre, Bağ-Kur sigortalısı olunmada 04.10.2000 tarihine kadar gelir vergisi mükellefiyet kayıtları, esnaf ve sanatkâr sicil kayıtları ve meslek odası kayıtlarına eşit olarak birlikte itibar edilmekteydi. Yani bir kişi, vergi, meslek odası ve esnaf sicilden herhangi birisine kayıtlı ise kendiliğinden Bağ-Kur sigortalısı olabiliyordu.
Ancak 619 sayılı KHK ile birlikte 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur’un bu uygulaması değişmiş ve 04.10.2000 tarihinden sonra Bağ-Kur kapsamında ilk defa sigortalı olacaklarda sadece vergi mükellefiyet kayıtlarının esas alınması uygulaması getirilmiştir. Meslek odası ve esnaf sicil kayıtlarına göre sigortalı olma ise ancak vergiden muaf meslekler icra edildiğinde mümkün olabilmiştir.
1479 sayılı Kanun’un 4956 sayılı Kanunla değişik geçici 18. maddesine göre, Bağ-Kur sigortalısı olmayı gerektiren bir iş yaptıkları halde kendilerini 04.10.2000 tarihine kadar Bağ-Kur’a kayıt ve tescil ettirmeyenlerin kayıt ve tescilleri (her türlü hak ve mükellefiyetleri) 04.10.2000 tarihinde başlatılmıştır.
Yani bir kişi örnek olarak yıllardır esnaflıktan dolayı vergi mükellefi ya da şirket ortağı ise, ancak, kendisini Bağ-Kur’a 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescil ettirmemişse bu kişinin Bağ-Kur sigortalılığı 04.10.2000 tarihinde başlatılmaktadır. Geçici 18. madde ile 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur’a kayıt ve tescili yapılan kişilere 04.10.2000 tarihinden önceki sürelerin borçlanılarak hizmet olarak kazanılması imkânı getirilmiş, ancak bu borçlanma imkânı 02.08.2003 tarihinden itibaren altı ay sonra yani 02.04.2004 tarihi itibariyle sona ermiştir.
Buna göre, Bağ-Kur’a daha önceden hiç ve kayıt ve tescili olamayan kişiler kendilerini 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur’a ilk defa kayıt ve tescil ettirirlerse, bu kişilerin 04.10.2000 tarihinden önceki vergi kayıt sürelerini, borçlanarak ya da diğer idari yollardan hizmet olarak kazanmalarına Bağ-Kur mevzuatına göre imkân bulunmamaktadır.
Ancak bir kişinin 04.10.2000 tarihinden önce Bağ-Kur’a vergi, meslek odası, esnaf sicil veya şirket ortaklığından dolayı zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescili varsa, bu durumda bu kişi, 04.10.2000 tarihinden önceki vergi, meslek odası ve esnaf sicildeki kayıtlarından herhangi birisine göre hizmet süresi elde edebilecektir. Yani 04.10.2000 tarihinden önce herhangi bir şekilde bir defa bile Bağ-Kur’a zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescili olanlar, 04.10.2000 tarihinden önceki veya sonraki mevzuat miladına takılmadan 04.10.2000’den önceki ya da sonraki Bağ-Kur sigortalısı sayılmayı gerektiren faaliyet sürelerini hizmet olarak kazanabilmektedirler.
Bağ-Kur’a 04.10.2000 tarihinden önce tarım sigortalısı olarak, isteğe bağlı sigortalı olarak veya muhtar sigortalısı olarak kayıt ve tescili bulunanların ise, 04.10.2000’den sonra Bağ-Kur’a yapacakları bir müracaatla, 04.10.2000’den önceki vergi, ziraat odası, esnaf/ticaret sicili, ticaret odası ve diğer yerlerdeki kayıt sürelerini borçlanarak ya da değerlendirerek Bağ-Kur hizmet süresi olarak kazanmaları mümkün bulunmamaktadır.
İşte Bağ-Kur’un yukarıda izah ettiğimiz uygulamaları 04.10.2000’den önce Bağ-Kur’a zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescili bulunmayıp ta anılan tarihten itibaren Bağ-Kur kapsamında ilk defa sigortalı olanları, 04.10.2000’den önceki vergi mükellefiyet sürelerini hizmet olarak kazanma arzusunu ve bunun için gerekirse Bağ-Kur’u dava etmeleri sonucunu doğurmuştur. Şimdi bir sonraki alt başlıkta 04.10.2000’den önceki vergi mükellefiyet sürelerinin dava açılarak hizmet olarak kazanılıp kazanılamayacağını açıklamaya çalışalım.
III- 04.10.2000’DEN ÖNCEKİ VERGİ SÜRELERİNİN DAVA YOLUYLA HİZMET OLARAK KAZANILMASININ MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI
Bağ-Kur’da sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemeler bulunmaktadır. Bunlar, 1479 sayılı Kanun’a, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla eklenen ve ‘Tescilini Yaptırmayanlar Hakkında Yapılacak İşlemler’ başlığını taşıyan Ek geçici 13. madde, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına karşın, 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü Anayasa Mahkemesi Kararı ile tüm hükümleri iptal edilen 619 sayılı KHK’nın geçici 1. maddesi ve son olarak 1479 sayılı Kanun’a, 02.08.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunla eklenen geçici 18. maddedir. Tüm bu düzenlemelerdeki ortak nokta, tescilin belirtilen tarihlerden sonra yapılmasına karşın, tanınan süreler içinde borçlanma hakkının kullanılabilecek olmasıdır.
04.10.2000 tarihinden önceki vergi mükellefiyet sürelerinin yargı yoluyla hizmet olarak kazanılması hususu, bu alandaki son iki düzenleme olan 619 sayılı KHK’nın geçici 1. maddesi ve 1479 sayılı Kanun’a 02.08.2003 tarih ve 4956 sayılı Kanunla eklenen geçici 18. madde ile ilgilidir.
619 sayılı KHK’nın geçici 1. maddesinde;‘1479 sayılı Kanun’a göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde, bu KHK’nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu KHK’nın yürürlüğe girdiği tarihten başlar. Ancak 1479 sayılı Kanun’a göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla 20.4.1982 tarihinden bu KHK’nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.’ hükmü bulunmaktaydı.
Ancak, 619 sayılı KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2000 tarih ve 2000/61-34 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. KHK’nın iptaline karar verilmesinin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden gerekli düzenlemenin yapılabilmesi amacıyla iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür. Böylece 08.11.2000 tarih ve 24224 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan iptal kararı, 9 ay sonraki tarih olan 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yeniden düzenleme yapılabilmesi için tanınan süre içerisinde 26.06.2001 tarih 4692 sayılı Yasa 03.07.2001 tarih ve 24451 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ise de, 619 sayılı KHK’nın iptal edilen geçici 1. maddesi yerine bu Yasa ile herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu alandaki düzenleme ancak 02.08.2003 tarihli ve 25187 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4956 sayılı Kanun’un 47. maddesiyle gerçekleştirilmiştir.
4956 sayılı Kanun’un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen geçici 18. maddenin madde metni hükümleri ise aşağıdaki gibidir.
‘Geçici Madde 18:
Bu Kanun’a göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanun’a göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kurum’a yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982–04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49. ve ek 15. maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.’ hükmüne amir bulunmaktadır.
619 sayılı KHK ile getirilen vergi mükellefiyet sürelerinin borçlanılması ile ilgili hükümlerden çıkarılacağı üzere, 04.10.2000 tarihinden önceki vergi sürelerinin borçlanılarak hizmet olarak kazanılması hususunda herhangi bir süre şartı bulunmamaktadır. Ancak 4956 sayılı Kanunla getirilen borçlanma hükümlerinde ise, 04.10.2000’den önceki vergi mükellefiyet sürelerinin borçlanılıp hizmet olarak kazanılması için 02.08.2003 tarihinden itibaren altı aylık bir süre şartı konulmuştur.
Şimdi bu değerlendirmelerden sonra, yapılan tüm araştırma ve incelemeler, yaklaşık olarak yirmiye yakın tetkik edilen Yargıtay ve yerel mahkeme kararları ve uygulamayı yapmakla yükümlü Bağ-Kur İl Müdürlüklerindeki örnekleri göz önüne alarak 04.10.2000’den önceki vergi sürelerinin Bağ-Kur’u dava ederek hizmet olarak kazanılıp kazanılamayacağı hususlarını açıklamaya çalışalım.
Üstte de izah ettiğimiz gibi, 08.08.2001 tarihi ile 02.08.2003 tarihleri arasında Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen Bağ-Kur tarafından 619 sayılı KHK’nın hükümleri uygulandığı için, söz konusu tarihler arasında (08.08.2001-02.08.2003) Bağ-Kur’a 04.10.2000 tarihinden önceki vergi mükellefiyet sürelerinin borçlanılması için müracaat edip de Bağ-Kur tarafından talepleri kabul edilmeyen kişiler Bağ-Kur’u dava ettiklerinde bu davaları kazanmışlar ve söz konusu davaları Yargıtay tarafından da onanmıştır. Çünkü bu tarihler arasında Bağ-Kur, iptal edilen ve hukuki geçerliliği olmayan 619 sayılı KHK hükümleri ile işlemlerini yürütmüştür (1).
İlk defa Bağ-Kur’a 04.10.2000 tarihi itibariyle kayıt ve tescili yapılan kişilerin 04.10.2000’den önceki mükellefiyet sürelerinin primleri Bağ-Kur tarafından yanlışlıkla bile olsa sigortalıdan tahsil edilmesi durumunda bile anılan tarihten önceki vergi sürelerinin hizmet olarak kazanılabileceğine ilişkin birçok Yargıtay kararı mevcut bulunmaktadır (2).
Ayrıca yine vefat ettiği tarihte Bağ-Kur’a hiç kayıt ve tescili olmayıp ta, ölüm tarihi 08.08.2001-02.08.2003 tarihleri arasında olan kişilerin hak sahipleri de Bağ-Kur’u dava edip 04.10.2000 tarihinden önceki vergi mükellefiyet sürelerini hizmet olarak kazanmalarını talep ettiklerinde bu kişilerin de talepleri mahkemeler tarafından kabul edilmekte ve Yargıtay tarafından onanmaktadır. Çünkü mahkemeler bu gibi durumlarda; ‘davacının murisinin davalı Bağ-Kur’a müracaat ederek Bağ-Kur kapsamında geçen sürelere ilişkin borçlanma talebinde bulunarak tahakkuk edecek primleri yatırmak suretiyle Bağ-Kurlu sayılma istemini ölümünden önce yerine getiremediği, bu sebeple bir hakkın sahibi tarafından kullanmak durumu hak sahiplerine de kullanma hakkı vereceğinden ve Bağ-Kur yasalarında bunun aksine bir hüküm bulunmadığından dolayı davanın kabulü’ yönünde karar vermektedirler.
Ancak 04.10.2000 tarihine kadar Bağ-Kur’a hiç kayıt ve tescili olmadığı halde 04.10.2000 tarihi itibariyle ilk defa kayıt ve tescili yapılan kişilerin 04.10.2000’den önceki vergi mükellefiyet sürelerinin yargı yoluyla hizmet olarak kazanılması konusunda Yargıtay’da oluşmuş ve netleşmiş kesin bir görüşün olmadığı ve bu konuda birbirinden farklı kararlar verilebildiği görülmüştür.
Örnek olarak bazı mahkeme kararlarında 04.10.2000 tarihinde Bağ-Kur’a ilk defa kayıt ve tescili yapılan kişilerin 04.10.2000 tarihinden önceki vergi sürelerini borçlanarak hizmet olarak kazanılmasının dava edildiği durumlarda, mahkemeler borçlanma için 4956 sayılı Kanunla getirilen 6 aylık sürenin geçtiği ve borçlanma için ancak bu süreler dâhilinde müracaatın yapılabileceğine hükmederek bu yöndeki talepleri geri çevirmişler ve 04.10.2000’den önceki vergi mükellefiyet sürelerinin dava yoluyla hizmet olarak kazanılmasına imkân vermemişlerdir (3).
Buna rağmen bazı yargı kararlarında ise, 04.10.2000’ten itibaren ilk defa Bağ-Kur kapsamında sigortalı olan ve anılan tarihten önceki vergi mükellefiyet sürelerinin borçlanılarak hizmet süresi olarak kazanılmasının dava edildiği durumlarda, 1479 sayılı Kanun’un geçici 18. maddesi hükmüne ve borçlanma için müracaatlar 02.08.2003’den itibaren altı aylık süre geçtikten sonra yapılmasına rağmen davalar kabul edilmiştir (4).
Konu ile ilgili birçok Yargı kararının tetkik edilmesinden çıkarılacak sonuç; Yargıtay’ın 04.10.2000 tarihinden önceki vergi mükellefiyet sürelerinin hizmet olarak elde edilmesiyle ilgili kararlarının yanında, hizmet olarak elde edilemeyeceğine ilişkin kararları da bulunmaktadır. Ancak anılan kararlarda çoğunlukla borçlanma için 02.08.2003’ten itibaren tanınan 6 aylık süre geçirilmişse ve davacıların 04.10.2000’den önce Bağ-Kur’a zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescilleri yoksa söz konusu sürelerin hizmet olarak kazanılamayacağı görülmektedir.
Bu anlatılanlardan olarak, okuyucularımıza 04.10.2000’den önceki vergi sürelerinin yargı yoluyla kesin olarak hizmet olarak kazanılacağı veya kesin olarak kaybedileceğine ilişkin bir bilgi veremiyoruz. Ancak 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Reform Yasası yürürlüğe girerse, zaten geçmişe dönük tüm vergi mükellefiyet sürelerinin borçlanma yoluyla hizmet olarak kazanılması imkânı geleceğinden dolayı bu alanda yaşanılan sorunlar da artık sona erecektir diyebiliriz.
IV- SONUÇ
Halen uygulanmakta olan Bağ-Kur Yasalarına göre, Bağ-Kurlu olmayı gerektirecek iş yapıp ta günümüze kadar kendilerini Bağ-Kur’a bildirmeyenlerin sigortalılıkları 04.10.2000’den başlatılmakta ve 1479 sayılı Yasa’nın geçici 18. maddesine göre bu tarihten önceki vergi mükellefiyet sürelerinin hizmet olarak kazanılması imkânı bulunmamaktadır.
04.10.2000’den önceki vergi sürelerini Bağ-Kur’u dava ederek hizmet olarak kazanmak isteyenlerin bazıları bu davaları kazanmış, bazıları da kaybetmişlerdir. İlerleyen zamanlarda yargıda bu konuda net bir görüşün oluşacağı kuvvetle muhtemeldir. Onun için, Bağ-Kur dava edildiğinde anılan sürelerin mutlaka hizmet olarak kazanılacağına ilişkin bir ifade kullanamıyoruz.
Ancak, 04.10.2000’den önceki vergi sürelerini hizmet olarak kazanma ihtiyacı olanlar, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Reform Yasası yürürlüğe girerse bu vergi mükellefiyet sürelerini borçlanarak hizmet olarak elde edebilecekleridir.
Yazar:VakkasDEMİR(*)
Yaklaşım Dergisi / Kasım 2007 / Sayı: 179
* Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi
(1) Örnek Yargı Kararları; 1) Yrg. 10. HD.’nin, E.2003/9945, K. 2004/156 sayılı Kararı, 2) Yrg. 10. HD.’nin, E. 2004/5273, K. 2004/9504 sayılı Kararı, 3) Yrg. 10. HD.’nin, E. 2005/1262, K. 2005/5014 sayılı Kararı.
(2) Örnek Yargı Kararı; Yrg. 10. HD.’nin, E. 2004/6718, K. 2004/11228 sayılı Kararı.
(3) Örnek Yargı Kararları; 1) Ankara 2. İş Mahkemesi’nin, E. 2006/451, K. 2007/368 sayılı Kararı, 2) Ankara 2. İş Mahkemesi’nin, E. 2006/316, K. 2007/255 sayılı Kararı.
(4) Yrg. 21. HD.’nin, E. 2005/6418, K. 2005/11553 sayılı Kararı.