bilgi@burhaneray.com +90 212 644 02 01

HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL  ANLATILMALI?
 

 

Aylin  Kotil, Cumhuriyet Gazetesi- 23 Mayıs 2004
 

 

Arkadaşımın kızı bir yaşına  gelmişti, ‘Sen eğitimcisin,  neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi  çok çaresiz hissediyorum’ dedi. Sorusu kolaydı ama, yanıtı zordu, akıl  vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:  
 

 

Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam  eden adı  ‘insan yetiştirmek’ olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye  zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden,  eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını  alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden  olgunlaşamayacağını… Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından  mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden ‘neden ben değil de  o?’ demeden…
 

 

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte  galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret.  Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini.  Kazanılan  ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla  bıkkınlık verebileceğini, her şeyi  tüketebileceğini, tüketemeyeceği  tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını, ders çalışmak  istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er  ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.  Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta  kendini yönlendirmeyi bulmasını.
 

 

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret.  Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi  içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan  keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki  büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın  altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin  aksine…
 

 

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi  gerektiğini  öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş  yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret  ona.
 

 

Aşk acısı çekmenin hiç aşık olmamaktan daha güzel bir duygu  olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin  vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden  yargılamamayı… Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil,  söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine  inanmanın güzelliklerini anlat.
 

 

Hayatı sorgulamayı öğret  ona… Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük  fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini  öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik  durmasını.
 

 

Günün birinde yaptıkları değil  yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini  öğret ona, çay içmekten keyif almayı… ‘İstemiyorum’, ‘hayır’ demeyi  öğret ona, istediğinde ise ‘istiyorum’ demeyi, Sevdiğinde ise ‘seni  seviyorum’ diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi  bitirmeyi öğret ona Temiz kokmasını…  
 

 

Sorgusuz sevmeyi…  El yazısı ile  notlar yazmayı.. Lafı dolandırmamayı… Sevdiklerinin hiçbir zaman  çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini,  kıymetini  bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini,  sporla barışık yaşamasını, İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en  yoğun  zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret…   Ama en çok da kendini sevmesini öğret… Kendini sevmezse kimsenin onu  sevmeyeceğini… Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi  gerektiğini… Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını…  
 

 

Hayatta  her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona…