2015 yılı sonu itibariyle ülkemizde 745.430 adet faal limited şirket bulunmaktadır(1). Bu şirketlerin ağırlıklı olarak eski Ticaret Kanunu döneminde en az iki ortaklı olarak kurulduğunu dikkate aldığımızda, bir ilâ bir buçuk milyon insanımızın limited şirket ortağı olduğunu varsayabiliriz. Oysa, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(2) (TTK)(3) tek kişilik limited şirketlere izin vermiştir. Uygulamaya baktığımızda ise, yeni Kanun’un yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra tek kişilik limited şirket kuruluşunun tercih edildiğini ve bu eğilimin ilerleyen dönemlerde artarak devam ettiğini görmekteyiz.
Bu durum, limited şirket çatısı altında faaliyet göstermek isteyen müteşebbislerin, birden fazla ortaklı şirketlerde yaşanan iç çekişmeler ve şirket içi huzursuzluklardan kaçınma ve şirket yönetiminde olabildiğince bağımsız hareket etme arzularının bulunduğu yönünde bir anlam da taşımaktadır. 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde, limited şirketlere ilişkin olarak yargıya sıklıkla intikal eden hususların başında ortakların şirketten çıkma yahut çıkarılma taleplerinin gelmesi, bu savımızı desteklemektedir. Zira, çoğu aile şirketi hüviyetinde baba-oğul yahut kardeşlerden ya da yakın tanıdıklardan oluşan bir ortaklık yapısına sahip olsa da, ortaklar arasında ortaya çıkan sorunlar şirket içi huzuru bozmakta, hatta bu durum aile içi ilişkilere de olumsuz bir şekilde yansımaktadır. Bu hususu dikkate alan yasa koyucu, TTK’da şirketin varlığının sürdürebilmesi ilkesine özel önem vermiş ve şirketten çıkarılmayı içeren bazı düzenlemeleri hayata geçirmiştir. İşte bu çalışmamızda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre, sürekli sorun çıkaran ve şirket içi huzursuzluğa sebebiyet veren kişilerin limited şirket ortaklığından nasıl çıkarılabileceği ele alınmaktadır.
II- SORUNLU ORTAĞI LİMİTED ŞİRKET ORTAKLIĞINDAN ÇIKARMA YÖNTEMLERİ
TTK’nın 640. maddesinin birinci fıkrasında “Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.” denilerek, bir ortağın şirketten çıkarılabileceği sebeplerin şirket sözleşmesinde öngörülmesine imkan tanınmıştır. Bu düzenleme ile bir taraftan şirkete, kendisi yönünden önemli olan sebeplerin varlığında, bu sebepler gerçekleşen ortağı şirketten çıkarma hakkı tanınmış diğer taraftan da ortaklar açısından hukuk güvenliği sağlanmıştır. Çünkü, bu durumda ortaklar hangi hallerde şirketten çıkarılacaklarını bilerek hareketlerini ona göre ayarlayacaklardır(4).
Ortaklıktan çıkarmayı gerektiren sebepler, doğal olarak, şirketin kuruluşu esnasında kurucular, kuruluştan sonra ise ortaklar tarafından belirlenecektir. Halihazırda, limited şirketlerimizin çoğunun sözleşmesinde ortaklıktan çıkarmaya ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, arzu eden limited şirket ortakları, genel kurul olarak toplanıp sözleşme değişikliğine giderek, ortaklıktan çıkarma sebeplerine sözleşmelerinde yer verebilirler. Ancak, bir ortağın şirketten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme değişikliği, şirket sermayesini temsil eden tüm ortakların genel kurul toplantısında oy birliği ile karar almasıyla mümkündür.
Ortaklıktan çıkarma kararı limited şirket genel kurulu tarafından alınır ve bu karar ortağa noter aracılığıyla bildirilir. Ortak, çıkarma kararına karşı, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.
Peki, şirket sözleşmesinde ortaklıktan çıkarma sebeplerinin belirtilmesi, “ortak hiçbir surette şirketten çıkarılamaz” anlamına mı gelir? Elbette, hayır. Zira, ortağın şirketten çıkarılması için şirket sözleşmesine hüküm konulmamış ya da sözleşmede öngörülen sebepler haricinde haklı bir sebep oluşmuş bulunabilir. Bu gibi hallerde çıkarma davası şirketin devamını, huzur içinde çalışmasını sağlar(5). Dolayısıyla, şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa yahut sözleşmede yer alan sebepler arasında yer almasa dahi, haklı bir sebebin ortaya çıkması durumunda, şirket, ortaklıktan çıkarma davası açabilir.
Ortaklıktan çıkarmada da “haklı sebep”lerin nelerden ibaret olduğuna Kanun’da değinilmemiştir. Bu itibarla, şirketin öne sürdüğü ortaklıktan çıkarma sebebinin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme kararlaştıracaktır. Hal böyle olunca da, şirketin, ortaklıktan çıkarma sebebinin varlığını kanıtlaması gerekecektir. ETK’nın konuya ilişkin 551. maddesinin üçüncü fıkrasına ilişkin yargı kararlarına baktığımızda, Yargıtay’ın;
– Kişinin ortağı olduğu limited şirketin iştigal konusu ile aynı olan işi yaparak şirkete karşı rekabet yasağına aykırı davranması,
– Ortağın şirketle ilgilenmemesi, şirketi zor durumda bırakması, şirket işlerinin görüşülmesi amacıyla yapılan davetlere icabet etmeyerek toplantılara katılmaması, şirket müdürünün istifası üzerine müdür ataması amacıyla yapılacak toplantıya katılmayarak sorunların çözümünü engellemesi,
– Ortağın davranışlarının şirket faaliyetlerine sekte vuracak ve karşılıklı güveni ortadan kaldıracak nitelikte olması,
– Ortağın rekabet yasağına aykırı hareket etmesi,
– Ortağın güvenini kötüye kullanarak şirket mallarını kendisinin fiilen çalıştığı şirkete aktarması,
– Ortağın, diğer ortakların imzalarını taklit ederek sermaye artırımına gitmesi
gibi halleri ortaklıktan çıkarma için haklı sebep olarak kabul ettiğini görmekteyiz(6). TTK’nın md. 640/f.3 hükmü ETK’nın md. 551/f.3 hükmü ile(7) uyumlu bir şekilde düzenlendiğinden, Yargıtay’ın ortaklıktan çıkmadaki haklı sebeplere ilişkin yaklaşımın da yeni dönemde korunacağı kanısındayız.
TTK’nın 616. maddesi uyarınca, bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması, genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerindendir. Bu nedenle, gerek “ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması” gerekse “ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması” konularında genel kurulca karar alınabilmesi için, genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması gerekir. Bir başka deyişle, ortaklıktan çıkarma hususunda karar alabilmek için oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun toplantıda hazır bulunması ve kararın da bu toplantıda temsil edilen oyların en az üçte ikisi ile alınması gerekir. Yani, toplantı nisabı oy hakkına sahip esas sermayenin tamamının salt çoğunluğu (yani, oy hakkı bulunan esas sermayenin yarısının en az bir fazlası); karar nisabı ise genel kurulda temsil edilen oyların üçte ikisidir(8).
III- ÖZET VE SONUÇ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, şirket sözleşmesine ortağın şirketten çıkarılabileceği sebeplere dair bir hükmün konulmasına izin vermektedir. Bu hüküm kuruluş aşamasında şirket sözleşmesine konulabileceği gibi, sonradan sözleşme değişikliğine gidilerek de tesis edilebilir. Bir ortağın şirketten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme değişikliği için, şirket sermayesini temsil eden tüm ortakların genel kurul toplantısında hazır bulunması ve oy birliği ile karar alması gerekir.
Ancak, ortaklıktan çıkarma için sözleşme hükmünün bulunması zorunlu bir koşul değildir. Şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa yahut sözleşmede yer alan sebepler arasında yer almasa dahi, haklı bir sebebin ortaya çıkması durumunda, şirket, ortaklıktan çıkarma davası açabilir. Bu bağlamda, limited şirket kurucularının ve ortaklarının şirket sözleşmelerine ortaklıktan çıkarma yönünde hüküm konulmasını değerlendirmeleri, şirket içi huzurun tesisi açısından faydalı olacaktır.
Yazar: Soner ALTAŞ*
Yaklaşım / Mart 2016 / Sayı: 279
* Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
(·) Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurum’u bağlamaz.
(1) Bkz. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Aralık Ayı Veri Bülteni, s. 9, http://www.gtb.gov.tr/data/56879bf71a79f536e0637cff/2015 Yılı Aralık Ayı Veri Bülteni.pdf, Erişim: 30.01.2016
(2) 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(3) Çalışmamızda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu için “TTK” kısaltması kullanılmıştır.
(4) Bkz. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324
(5) Bkz. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324
(6) Bkz. Yrg. 11. HD’nin, 22.11.2001 tarih ve E. 2001/7132, K. 2001/9218 sayılı; 24.04.2001 tarih ve E. 2001/1389, K. 2001/3568 sayılı; 02.04.2002 tarih ve E. 2002/162, K. 2002/3015 sayılı; 08.06.2000 tarih ve E. 2000/4138, K. 2000/5287 sayılı; 11.06.2001 tarih ve E. 2001/3297, K. 2001/5291 sayılı; 11.02.2002 tarih ve E. 2001/8760, K. 2002/1018 sayılı; 21.10.2003 tarih ve E. 2003/3548, K .2003/9628 sayılı Kararları.
(7) 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun 551. maddesinin üçüncü fıkrasında “Esas sermayenin yarısından fazlasına sahip bulunan ortakların mutlak ekseriyeti tarafından muvafakat edilmek şartıyla şirket, muhik sebeplerden dolayı bir ortağın şirketten çıkarılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmü yer almakta idi.
(8) Bkz. Ersin ÇAMOĞLU, “Limited Ortaklık Genel Kurulunda Nisaplar”, Yaklaşım, Sayı: 239, Kasım 2012, s. 253-254