2 Yıllık Sürelerin Hesabı Açısından İştirak Hisselerinin Elde Edilme Tarihinin Tespitine İlişkin Mevzuat ve İdari Görüşler |
06 Eylül 2011 | |
Bu iki yıllık sürenin hesaplanabilmesi için hem satış tarihinin hem de Satışa Konu Hissenin Edinim Tarihinin Bilinmesi Gerekmektedir. I- GİRİŞ Bilindiği üzere, – Gerçek kişilerce ivazlı olarak elde edilmiş iştirak hisselerinin satış hasılatından, revize edilmiş maliyetin indirilmesi suretiyle oluşan fark, prensip olarak gelir vergisine tabi kazançtır. Ancak anonim şirketlerin şahsi mamelekte iki yıldan fazla süre ile elde tutulan hisse senetleri gelir vergisi doğmaksızın satılabilmektedir (GVK’nın Mük. md. 80 ve 81). – Keza, kurumlar tarafından yapılan iştirak hissesi satışlarında, bu hissenin, hisse senedi ile belgelendiğine bakılmaksızın satılan iştirak hissesinin en az iki tam yıl süreyle aktifte kalmış olması şartıyla ve Yasa’da belirtilen diğer gereklerin de yerine getirilmesi halinde, bu satıştan doğan kazancın 3/4’ü kurumlar vergisinden istisna edilmektedir (KVK’nın 5/1-e maddesi). – Kurumların aktifinde en az iki tam yıl süre ile kalmış olan iştirak hisselerinin satışı KDV’den müstesnadır (KDV Kanunu’nun 17/4-r maddesi). Satılan iştirak hissesi hisse senedine (veya geçici ilmuhabere) bağlanmış ise iki yıllık aktifte kalma süresi aranmaksızın KDV istisnası uygulanır (KDV Kanunu’nun 17/4-g maddesi). Görüldüğü gibi, bu vergisel imkanlardan yararlanabilmek için satışa konu hisse senedinin veya iştirak hissesinin İki Yıl Elde Tutulmuş Olması gerekmektedir. Bu iki yıllık sürenin hesaplanabilmesi için hem satış tarihinin hem de Satışa Konu Hissenin Edinim Tarihinin Bilinmesi Gerekmektedir. Aşağıdaki bölümlerde iştirak hisselerinin hangi tarihte edinilmiş oldukları veya hangi tarihte edinilmiş olduklarının varsayıldığı konularındaki mevzuat ve idari görüşler özetlenmiştir. II- NORMAL OLARAK İŞTİRAK HİSSELERİNİN EDİNİM TARİHİ Satın alma yoluyla edinilen iştirak hisseleri açısından elde etme tarihi bu hisselerin devralındığı tarihtir(1). Yeni şirket kuruluşu yahut mevcut şirkete sonradan nakden veya ayni sermaye konulması suretiyle elde edilen hisselerin edinim tarihi, kuruluş veya sermaye artırımı işleminin tescil tarihidir. Dolayısıyla satın alma veya sermayeye iştirak suretiyle elde edilen hisselerin edinim tarihlerinin tespiti açısından sorun yoktur. Ancak aşağıdaki bölümlerde görüleceği üzere, bazı iştirak hissesi edinimlerinde elde etme tarihi olarak hissenin oluşumundan önceki bir tarih varsayımsal olarak edinim tarihi kabul edilmektedir. III- EDİNİM TARİHİNİN TESPİTİ AÇISINDAN ÖZELLİK GÖSTEREN İŞTİRAK HİSSELERİ A- İÇ KAYNAKTAN SERMAYEYE İLAVE SURETİYLE OLUŞAN YENİ HİSSELERİN EDİNİM TARİHİ Bu konuda öteden beri benimsenen anlayış ve uygulama, sermaye veya kâr yedeklerinin sermayeye ilavesi sonucu oluşan ve bedelsiz olarak ele geçen bu hisselerin, söz konusu bedelsiz hisse edinimine dayanak teşkil eden hisselerin edinim tarihinde elde edilmiş sayılması yönündedir. Bu husus 232 no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde(2) şöyle ifade edilmiştir: “Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, sermaye ve kâr yedeklerinin sermayeye eklenmesi dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, daha önceden sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacaktır. Örnek: Bay (A) 03.02.1999 tarihinde (B) A.Ş.’nin hisse senetlerinden 1.000 adet satın almıştır. (B) A.Ş. 09.03.1999 tarihinde tamamı sermaye yedeklerinden karşılanmak üzere sermayesini % 50 oranında artırmıştır. Bu işlem sonucunda Bay (A) 500 adet hisse senedi almıştır. Söz konusu 500 adet hisse senedinin iktisap tarihi olarak 03.02.1999 tarihi esas alınacaktır.” Görüldüğü gibi, iç kaynaktan sermayeye ilave suretiyle oluşan bedelsiz hisseler, Ticaret Hukuku açısından sermaye artışının tescili tarihinde oluşmakla beraber, söz konusu iki yıllık elde tutma süresinin tespiti açısından (vergisel açıdan) bu yeni hisselerin, bedelsiz edinime dayanak teşkil eden hissenin edinim tarihinde edinildiği varsayılmaktadır. Aynı esas kurumlar açısında da geçerlidir (1 No.lu KV Genel Tebliği’nin 5.6.2.3.1.1. no.lu bölümü). B- RÜÇHAN HAKKI KULLANILARAK NOMİNAL BEDEL ÖDENMEK SURETİYLE EDİNİLEN İŞTİRAK HİSSELERİNİN EDİNİM TARİHİ Yine 232 no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde; “Şirketler tarafından sermaye artırımına gidildiği durumlarda, ortaklar rüçhan haklarını kullanmak suretiyle artırılan sermayeyi temsil eden hisse senetlerini almaktadırlar. Hisse senedi sahipleri tarafından rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibari değerleri ödenerek sahip olunan hisse senetleri yönünden de iktisap tarihi olarak sahip olunan eski hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacaktır.” denilmektedir. Görüldüğü gibi, şirketlere yeni sermaye konulmasında mevcut ortakların rüçhan haklarını kullanmak suretiyle, artırılan sermayeyi temsil eden yeni hisselere nominal bedel ödeyerek sahip olmaları durumunda da, iç kaynaktan yapılan sermaye artırımlarında olduğu gibi yeni oluşan hisselerin edinim tarihi olarak, sermaye artışının tescil tarihi değil, rüçhan hakkına dayanak teşkil eden hisselerin edinim tarihine itibar edilmektedir. Bu husus 1 no.lu KV Tebliği’nin 5.6.2.3.1.1. no.lu bölümünde kurumlar açısından da teyit edilmiştir. 232 no.lu Tebliğ’de; “Ortakların rüçhan haklarını sınırlamak suretiyle sermaye artırımını temsil eden hisse senetlerinin satılması durumunda ise yeni bir alım işleminin gerçekleştiği kabul edilecektir.” denilmiştir. Buradan bizim çıkardığımız anlam, sermaye artışını yapacak olan şirket genel kurulunun, bu artışta mevcut ortakların rüçhan haklarını sınırlayarak yeni ortak veya ortaklara sermaye taahhüdünde bulunma imkanı vermesi halidir. Bu işlem uygulamada “yeni ortak alma” şeklinde isimlendirilmektedir. Yeni ortak sadece nominal bedel ödeyerek şirket sermayesini artırıp şirkete ortak olabileceği gibi, şirkete, edindiği iştirak hisselerinin nominal bedelinden daha fazla bedel ödemesinde de bulunabilir. Nominal tutarı aşan bu ödeme, sermaye artıran şirkette emisyon primi olarak kaydedilir. Emisyon primli veya emisyon primsiz olarak yeni ortak tarafından edinilen hisselerin iktisabı eski hisselere dayanmadığı için artan sermayenin tescil edildiği tarihte elde edilmiş olmaktadır. Tebliğ’de bahsi geçmemekle beraber bir ortağın rüçhan hakkını satması ve bu hakkı satın alan kişinin sermaye artırımına katılarak (ve şirkete nominal bedel kadar ödemede bulunarak) hisse edinmesi durumunda da bu hisseler daha önce var olan hisselere istinat etmediği için, artan sermayenin tescil tarihinde edinilmiş hisselerdir. Bu esaslar da yine 1 no.lu KV Genel Tebliği’nin 5.6.2.3.1.1. no.lu bölümünde kurumlar açısından kabul edilmiştir. 1 no.lu KV Genel Tebliği’nin 5.6.2.3.1.1 no.lu bölümündeki ikinci paragrafta şöyle denilmektedir: “Bunun dışında, rüçhan hakkı dolayısıyla itibari değerinden farklı bir değerle hisse senedi iktisap edilmesi durumunda bu hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, eski hisse senetleriyle ilişkilendirilmeksizin, fiilen kurumun aktifine girdikleri tarih esas alınacaktır.” Bu ifadeye anlam vermekte zorlanıyoruz. Çünkü “rüçhan hakkı dolayısıyla” yeni hisse edinimi varsa bu edinim zaten nominal bedel üzerinden olur. Kaldı ki bir edinim eski iştirak hisselerinin mevcudiyetine dayalı olarak meydana gelmişse, bu edinim primli sermaye konulması suretiyle de olsa, eski iştirak hisselerinin edinildiği tarihte edinilmiş sayılmalıdır. C- ŞİRKET BİRLEŞMELERİ (DEVİR), TAM VEYA KISMİ BÖLÜNME NEDENİYLE ELDE EDİLEN BEDELSİZ HİSSELERİN EDİNİM TARİHİ 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na ilişkin 1 no.lu Tebliğ’de şu hükme yer verilmiştir: “5.6.2.3.1.2. Devir ve bölünme hallerinde iktisap tarihi: Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir, tam ve kısmi bölünme hallerinde, devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının iktisap tarihi olarak, devir alınan veya bölünen kurumdaki iktisap tarihi esas alınacaktır.” Görüldüğü gibi bir şirketin, – Başka bir şirketi komple devralması, – Başka bir şirketin tam bölünmesi sonucunda tam bölünen şirketin bir kısım bilanço kalemleri devralması, – Başka bir şirketin kısmi bölünmesi sonucunda kısmi bölünmeye konu bilanço kalemlerini devralması yoluyla edindiği taşınmazların, iştirak hisselerinin, kurucu senetlerinin, intifa senetlerinin ve rüçhan haklarının iktisap edildiği tarih olarak devralınan veya bölünen kurumun bu mal ve hakları iktisap ettiği tarih dikkate alınmaktadır. Örnek vermek gerekirse, bölünen veya devralınan şirketin 20.10.2004 tarihinde satın aldığı bir iştirak hissesi 18.08.2011 tarihinde tescil edilen devir veya bölünme yoluyla başka bir şirket tarafından edinildiğinde, bu edinimin tarihi devir veya bölünmenin tescil tarihi değil, devralınan veya bölünen şirketin bu iştirak hissesini edindiği tarih olan 20.10.2004 tarihi olarak kabul edilecektir. Bu kabulün sonucu olarak devir veya bölünme yoluyla yeni edinilen söz konusu iştirak hisseleri iki yıllık aktifte kalma süresini çoktan doldurmuş hisseler konumunda olduğundan, devir veya bölünmeden itibaren iki yıl beklenmesine gerek olmaksızın kurumlar vergisi istisnası kapsamında satılabilecektir. Bizim anlayışımıza göre, söz konusu varsayımsal edinim tarihi KDV istisnası (KDV Kanunu md. 17/4-r) uygulaması açısından da geçerlidir. Nevi değişikliği devir hükmünde olduğundan (KVK md. 19/2), yeni nev’e dönen şirket aktifindeki, nevi değişikliği öncesinde iktisap edilmiş iştirak hisselerinin bu eski edinim tarihleri dikkate alınmaktadır. D- NEV’İ DEĞİŞİKLİĞİ DURUMUNDA YENİ NEV’E DÖNEN ŞİRKETİN HİSSELERİNİN EDİNİM TARİHİ 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19/2. maddesinde kurumların, bu madde kapsamındaki şartlar dahilinde yaptıkları nev’i değişikliklerinin devir hükmünde olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla nev’i değişikliğinde de devirde olduğu gibi yeni nev’e dönen şirkete ait hisselerin edinim tarihi olarak, nev’i değişikliğinin tescil tarihi değil, nev’i değiştirilen şirkete ait hisselerin bu şirket ortakları tarafından edinim tarihleri esas alınacaktır. Bu husus bir muktezada açıkça teyid edilmiştir(3). Söz konusu Mukteza’da; “….Kurumlar Vergisi Kanunu açısından şirketlerde nev’i değişikliği devir hükmünde olup, limited şirketinizin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri kapsamında anonim şirkete dönüşmesi halinde, limited şirket ortağı olan iki ortağa verilen anonim şirkete ait hisse senetlerinin ilk iktisap tarihi olarak söz konusu iki ortağın nev’i değiştiren limited şirketin sermayesine iştirak ettikleri tarihin (11.04.2003) dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesi gereğince … söz konusu hisse senetlerinin … elden çıkarılması halinde değer artış kazancı oluşmayacaktır.” denilmektedir. (Aynı görüşle verilmiş başka muktezalar da vardır)(4). Görüldüğü gibi, bir limited şirket anonim şirkete döndürüldükten sonra bu anonim şirketin geçici ilmuhaber çıkarması veya hisse senetlerinin oluşturulması halinde, bu ilmuhaber veya hisse senetleri satılırsa, söz konusu ilmuhaber ve senetlerin edinim tarihi olarak, limited şirket hissesinin edinim tarihi dikkate alınmaktadır. Buna göre edinim tarihinden itibaren iki yıl geçmişse, nev’i değişikliğinden itibaren iki yıl daha beklemeye gerek kalmaksızın gelir vergisine tabi değer artış kazancı oluşmadan bu ilmuhaber veya hisse senetleri satılabilmektedir(5). Aynı anlayış kurumlarca sahip olunan iştirak hisselerinin ilgili bulunduğu şirketin nev’i değiştiğinde de geçerlidir. Mesela bir anonim şirketin iştirak ettiği limited şirket anonim şirkete dönüşürse bu suretle ele geçen anonim şirket hisseleri, limited şirkete iştirak edildiği tarihte edinilmiş sayılır ve iki yıllık sürenin dolup dolmadığı bu tarihe göre belirlenir. E- YENİ DÜZENLENEN GEÇİCİ İLMUHABERLER VEYA HİSSE SENETLERİ AÇISINDAN DURUM Bilindiği üzere GVK’nın mükerrer 80. maddesine göre anonim şirketlerin “iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri” satıldığında bu satıştan doğan kazanç gelir vergisine tabi değildir. Geçici ilmuhaberler, vergisel açıdan hisse senedinin yerini tutabilen belgelerdir(6). Birçok anonim şirkette, şirket hisselerinin geçici ilmuhabere bağlanmadığı veya hisse senedi çıkarılmadığı görülmektedir. İki yıldan daha önce edinilmiş fakat geçici ilmuhaber veya hisse senedi bulunmayan anonim şirket paylarının satışı gündeme geldiğinde satıştan önce ilmuhaber düzenlenmesi veya hisse senedi çıkarılması durumunda, bu ilmuhaber veya hisse senedinin edinim tarihi olarak ilmuhaber veya hisse senedinin düzenlenme tarihinin mi yoksa bu menkul kıymetlere ait hissenin edinim tarihinin mi dikkate alınacağı sorusu akla gelmektedir. Bizim anlayışımıza göre söz konusu yeni düzenlenmiş ilmuhaber veya hisse senedinin edinim tarihi olarak bunların düzenlenme tarihi değil, yukarıda açıklanan esaslara göre belirlenen hisse edinim tarihlerinin dikkate alınması gerekir. Nitekim yukarıdaki bölümde belirtildiği gibi, limited şirketten anonim şirkete dönen bir şirkete ait iştirak hisselerinin geçici ilmuhabere bağlanmasında veya hisse senedi çıkarılmasında, bu hisselerin edinim tarihi olarak, ilmuhaberlerin veya hisse senetlerinin düzenleniş tarihine değil, limited şirket hisselerinin edinim tarihine itibar edilmektedir. Bu görüşümüze uyan veya uymayan bir idari görüşe ve yarı kararına rastlanmamıştır. Zaten aslolan hissedar olunma tarihidir. Süre açısından gözetilen husus hisseye ilk olarak ne zaman sahip olunduğudur. Zira iki yıllık sürenin konulma nedeni hisse sahipliğinin yatırım amaçlı mı yoksa spekülatif amaçlı mı olduğunu belirlemektir. Hissedar olunma tarihi iki yıldan daha geride ise bu hissedarlığın ilmuhaberinin düzenleniş tarihinin veya hisse senedinin çıkarılış tarihinin önemi olmamalıdır. Esasen GVK’nın mükerrer 80. maddesinde, anonim şirket hissesi satışında vergisizlik için, iki yıl elde kalmış olma yanında, hisse senedi çıkarılmış olma (veya hisse senedi yerine geçebilen ilmuhaber düzenlenmiş olma) şartının aranıyor olması anlamsızdır. F- İLMUHABERLERİN HİSSE SENETLERİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİ SURETİYLE ELDE EDİLEN HİSSE SENETLERİNİN EDİNİM TARİHİ Bu konu 232 no.lu GVK Genel Tebliği’nin 5 no.lu bölümünde şöyle açıklanmıştır: “5- Geçici İlmühaberler: Bilindiği üzere geçici ilmühaberler anonim şirketler tarafından hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla çıkartılan menkul kıymetlerdir. Sahiplerine genel kurul toplantılarına katılmak, oy kullanmak, kâr payı almak gibi pay sahipliği haklarını kazandıran ilmühaberler, ilgili anonim şirketçe hisse senetleri düzenlenip ortaklara teslim edildiği anda geçerliliğini kaybetmektedir. Dolayısıyla ilmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. … Görüldüğü gibi ve doğal olarak, hisse senedi düzenlemek suretiyle mevcut ilmühaberlerin iptali işleminde de yeni düzenlenen hisse senetleri bu ilmühaberlerin elde edildiği tarihte edinilmiş sayılmaktadır. İlmuhaberlerin edinim tarihi olarak ise ilmuhaberin düzenlendiği tarihe değil bu ilmuhabere ilişkin hissenin edinim tarihi dikkate alınmalıdır. IV- KISMİ SATIŞ HALİNDE SATILAN İŞTİRAK HİSSESİNİN HANGİ TARİHTE ELDE EDİLMİŞ HİSSE OLDUĞUNUN TESPİTİ Şayet aynı şirkete ait iştirak hisseleri farklı tarihlerde edinilmişse ve bu hisselerin bir kısmı satılıyorsa satışın hangi tarihte edinilen hissenin satışı olduğunun tespitinde bir prensip belirlenmesi gerekmektedir. Kurumlar açısından 1 no.lu KVK Genel Tebliği’nin ilgili bölümünde bu prensip şöyle belirlenmiştir: “5.6.2.3.1.4. Aynı kuruma ait iştirak hisselerinin iktisabında 2 yıllık sürenin tespiti: Kurumlar vergisi mükelleflerinin, aynı kuruma ait değişik tarihler itibarıyla iktisap ettikleri iştirak hisselerinin bir kısmını satmaları durumunda, söz konusu iştirak hisselerinin iki tam yıl aktifte yer alma şartını sağlayıp sağlamadığının tespitinde ilk giren ilk çıkar (FİFO) yönteminin kullanılması gerekmektedir.” Görüldüğü gibi, kurumlarca yapılan kısmi iştirak hissesi satışında bu satışın öncelikli olarak en eski tarihte alınmış hissenin satıldığı prensibi ile, satışa konu hissenin hangi tarihte edinildiği belirlenmektedir. Buna mukabil 232 no.lu GVK Tebliği’nin ilgili bölümünde şöyle denilmektedir: “2.2- Aynı Hisse Senedinden Yıl İçinde Birden Fazla Alım Yapılması Halinde Satılan Hisse Senedinin İktisap Tarihinin Belirlenmesi: Belirli bir şirketin hisse senedinden değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra, alınan hisse senetlerinin bir kısmının elden çıkarılması halinde mükellefler elden çıkarılan hisse senetlerinin hangi işlem ile alındığı konusunda serbestçe karar verebilecektir.” Her ne kadar kurumlar açısından öngörülen FİFO metodu mükellef lehine sonuç veren bir metot ise de, her iki Kanun açısından mükellefin serbest iradesinin geçerli olduğunun belirtilmesi daha uygun olurdu. V- SONUÇ Gerek gelir, gerekse kurumlar vergisi açısından, iştirak hissesi satışından sağlanan kazançların vergilendirilmesinde, hissenin edinilme tarihinin mevzuata uygun olarak tespiti önemlidir. Yukarıdaki bölümlerde, bu tarihin nasıl tespit edileceğine ilişkin görüşlerimiz, mevzuat ve idari yorumlar özetlenmiştir. Konumuzun dışında olmakla beraber, her türlü iştirak hissesi satışının, iki yıl elde tutulmuş olsun veya olmasın, geçici ilmühabere bağlanmış veya hisse senedi çıkarılmış olsun veya olmasın hiçbir vergiye tabi tutulmaması gerektiği görüşünde olduğumuzu burada tekrarlamakta yarar görüyoruz.
Mehmet MAÇ Yaklaşım
* YMM (1) Anonim şirket hisselerinin devrine ilişkin hukuki prosedür ve devrin gerçekleştiği tarih konusunda, Bkz. Mehmet MAÇ, “Anonim Şirketlerde Hisse Devrinin Geçerli Olması İçin Gerekli Hukuki Şartlar ve İşlemler”,Lebib Yalkın, Temmuz 2010. (2) 23.03.2000 tarih ve 23998 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. (3) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 20.03.2008 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01/GVK-Mük.80/14082-4988 sayılı Muktezası. Bu muktezanın tam metni İstanbul YMM Odası’nın yayın organı olan Platform’un 15.04.2008 tarihli sayısında yer almaktadır. (4) Bursa Vergi Dairesi Başkalığı’nın 14.07.2008 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.01.GV.08.55/2916 sayılı Muktezası; Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 17.03.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.01.-2010-GVK-Mük.80-16-140 sayılı Muktezası; İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 20.07.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK.Mük.80-/027 sayılı Muktezası. (5) Bkz. Sakıp ŞEKER, “Limited Şirket Hisselerinin Anonim Şirkete Dönüştürüldükten Sonra Devrinde Vergilendirme”, Yaklaşım, Mart 2010, Sayı: 207, s. 148-156 (6) Şükrü KIZILOT, “Şirketlerin İştirak Hissesi Satış ya da Devrinde Geçici İlmuhaberin Hisse Senedi Olarak Kabul Edileceği”, Yaklaşım, Mart 2011, Sayı: 219, s. 16-19 |